8 Mart Kutlamalarına Giriş – 101

Standard

Seneden seneye büyüyoruz, akıl gelişiyor, olgunlaşıyoruz ya (büyüme kısmına ikinci paragrafta girilecek) işte kadınlar gününde ne kadar büyümüşüm bir göreyim istedim. Kutlamalara ne zaman başladığım hatırlanmıyor ama son verdiğim zaman belli…

Büyümek demiştim dimi? Alın size ikinci paragraf. Ben, babam ölünce büyüdüm. Ya da tüm dünyevi şeyleri boşverdim. Dünya yansa ben taranıcam, o kadar. Umrumdaysa şuradan şuraya gitmek nasip olmasın. Dert ettiğim tek şey ailem. Ailelerim daha doğrusu. Ölenle ölmüyorum artık. Üzülüyorum, ağladığım dahi oluyor ölen öleni hatırlattığı için, ama ölmüyorum. Bir kez ölünüyor çünkü, ve ben o hakkımı kullandım. Geçmişler olsun!

Bu sene yine sabahtan başlayıp akşama kadar yapacaklarımın listesini yapabilir, üstünüze yine bir ağırlık çökertebilirim ama yok yapmayacağım. Kocamın ballı sütünü verdim, mutfağa, evi süpürmeye, çamaşır ve ütüye, öğlen yemeğine girişmeden önce yazayım dedim günün anlam ve önemine dair(!).

Bir kadın dost yazmış, bugün kadın haklarını hatırlama günüdür, çiçek böcek için bir sürü gün var, onları kullanalım. Ayrımcılığın her türlüsü ayıptır, günahtır, yanlıştır; buna pozitif ayrımcılık dahil. Bilinç mühim tabii… Demet Akalın’ın en iyi kadın ödülü aldığı bir dünyada kadınlar günü kutlamak biz kadınlara hakarettir benceleyin. Ama kutlayana engel olamayacağım. Güle güle kullanın, kutlayın, hayrını görüns…

Ben bugün, dalak dolmasıyla meşhur, hayat dolu olmasıyla örnek, emekçiliğiyle önder, kahkahasıyla yaşamımıza renk katan Civciv’imizin gününü kutluyorum efendim. Eskiden emekçi yayamın günüydü (bkz. 2016)  artık bizim Kangallı Süzan yok ama emekçi kahkaha sebebimiz, canımız ciğerimiz Civciv’imiz Luiz Şeritçiyan herdaim var ve olacak. Emekçi civcivler günü kutlu olsun… Seviyoruz kendisini ve hastasıyız herdaim =)

2012

Karılar gününü kutlayan coşkulu sevgili er kişiler; lütfen kuru kuruya kutlamayıns! Gelin 3 tas yemek pişirin, kenef ovun, çamaşır bulaşık yıkayın, evi süpürün, vileda yapın, çocuk yapın felan yani! Görelim o zaman samimiyetinizi. Bakın iyi günüme denk geldiniz ağda, saç, manikür, epilasyon, kaş-bıyık, muayen gün, sütyen, diyet konularına girmiyom bile. Hadi, kib, öptüm, byes 🙂

 

2013

“Bakınız ailecek artık doğum günü ve ‘hasstir geç kaldı….’ harici hiçbir ‘özel’ günü kutlamıyoruz…”

Hmmmm… Bokunu mu çıkardık ne? Wallaa 8 Mart neyin annamam… Yarın her zamanki gibi koğuş kalk, çocuk kahvaltını et, sütü dökme, illa ki dökeceksen bari masaya dök, yere değil  lütfen, welet hadi okula git, karı evi süpür, bulaşık yıka, yemek hazirla, oglenden sonra cocuk tekrar okula git, obur cocuk uslu dur, obur cocuk bi huzur ver cis yapiyorum, kari aksam yemegi pisir, cocuklar zibarin, koca zibaralim, ay yorgunum lan…. günü… Eee so what? Afedersiniz ama kusmusum gunu(m)nuze la….

Cidden boku çıktı…. Bakınız ailecek artık doğum günü ve ‘hasstir geç kaldı….’ harici hiçbir ‘özel’ günü kutlamıyoruz, kamuoyna duyrulur… Hem anneler günü, hem örtmenler günü, hem sevgililer günü, hem merelotz, hem bayram (küsler barışsın felan)… Neymiş karılar günüymüş… Negzl… Yemişim lan…

Ben kusmadan seni bugünlük terkediyorum facebook… AVM’de en çok elime bi gül tutuştururlar, bir kez yaşarım bu acıyı. Her timeline refresh olduğunda acı çekiyorum sayende… Teesüf ederim o kadar hukukumuz var, tiksindiğim konuları insan bi filtreler de koyar önüme ama demi? Çok ayıp… Kib, öptüm, byeeee

 

2014

“eh sen bilmezsin ama…”

Tam atarlanacaktım, cümlelerimi toparlıyordum… Şöyle ki… Sabah 6dan itibaren çocuklar uyandırsın. Şöyle böyle bir süre oyala ama 5 dakikada bir tepene çöksünler. Nihayet kalk, kahvaltı, evi toparla, üstlerini giydir, kutlanacak karnaval için kostüm hazırla, öğlen yemeğine götür, oradan karnavala, bütün öğlenden sonran en mahrem yerlerine kadar ulaşabilen milyor konfetiyle ve iki çocukla cebelleşmekle geçsin, en son 15 dakika boyunca non stop bilmemkaç çuval konfeti başından aşşağı dökülsün, tam olay mahallinden temizlenmiş kurtulurken sarhoş orkestra şefi başından aşşaa bir avuç konfeti döküp “karnavalda konfeti temizlenmeeeez, yarın geçitte görüşürüz” diyiversin, eve kadar yürürken üşü, akşam yemeği, popcorn, kurabiye derken koltukta sız, üşüyerek uyan, çocukları yatır, yine üşü… Sonra, önünde hazır bir raklet sofrası… Şarap açılmış… Herif “hadi tanışma yıldönümümüz kutlu olsun” diyor. Bir hafta geç kalmış ama olsun…. Emekçi karılar ve kimisinin zavallı kocalar günü kutlu mutlu olsun 🙂

Son dakika golü: “eh sen bilmezsin ama bugün kadınlar günü, napalım, bari kutlu olsun, kendi çapımızda” :)))

 

2015

“Sarkis hala skype’ını açmamış…”

Tarihten bihaberim. Bu yüzden bir sürü şey kaçırdım istemeden. Hele hele 8 Mart’tan tamamen bihaberim. Öyle ki, gün normalden de piç olmuş vaziyette. Aman çok şükür bihaberdim, bir de kadınlar günü üstüne eklenseydi tadından yenemeyecek kıvamını da aşacaktı gün. Ha bugünlere tuz biber de çok bu ara. Sarkis hasta azcık, girebileceği heryere girdi: tomografi, MR, tahlil, endoskopi… Bekliyoruz hala…

Dün çocuklar eğlensin diye kayağa gittik. Sol bacak tutulmuş, sırtta bir tutukluk… Yok kayaktan değil, önceden tuttulmuşum… Ama bebeler eğlenecek. Eğlendiler de netekim şükür. Kazasız belasız da dönmüşüz. Döner dönmez yemek, mutfak, çocukları yatırma telaşı da eklenince günün yorgunluğunun üzerine, oturduğum yerde uyuklamak kaçınılmaz oldu tabii ki.

Bugün sabahın köründe, “çocuklar yorgun yattı nasılsa erken kalkamazlar” teorisi de çökmüşken, sabah gülümseyerek uyanmak mümkün olmadı elbette. Uyanan ve ikisi bir arada kuduran çocuktan daha çok asabiyet yapan tek şey, haddinden fazla alınan kafein ve kabusların sebep olduğu uykusuzluktur. Hepsi bir arada olunca da bir ballı kaymak kıvamaşımı daha, buyrun bakalım.

Herşey göze alınır, kalkılır. Toparlanıp, hazırlanmış kahvaltıya inilir (okunduğu kadar keyifli değil emin olun) ve elinde tabletli bağımlıya posta konur. Tüm teknolojik aletler saklanır. Kahvaltı hazır olacak diye dağılan mutfak toparlanır; önceki geceden kalanlar yerleştirilir; sabahtan beri dağılmış salon toparlanır. Tüm bunlardan sonra kahvaltı masasına oturunca insan evladı, haliyle herkes bitirmiş, kalkmış, ve hatta kendi dünyasına dalmış oluyor. Ailece ender kahvaltı edilen gün de böyle heba edilirken, oturur kahvaltı edersin yalnız ve sessiz sessiz. Biri güneşli ama serin havada şortla bahçede futbol oynamak ister, öbürüne de bu teklif çok cazip gelir… Sesin çıkmasın diye takarsın kulaklığı, (çaldığın müziğin sesi tv izleyen bir diğerini rahatsız etmektedir çünkü) mutfağa girişirsin. Sebzeli etli birşeyler yapmayı planlarken, dışarıdakilerden biri içeri girer, maçta ilk yarı tamamlanmıştır, sneakers ve havuçla mola vereceklerdir. O arada başka birinin kahve saati gelmiştir, bozulan kahve makinesi tamirde olduğundan özüne dönüp türk kahvesi hasretine yenik düşmüştür; hem havuç soyup hem kahve yapılır; kahve servisi yaparken ışık hızıyla koşturan bebeyi kahveyle haşlamamak için kahve dökülür. Üstüne bir de azar işitilir, niçin bu kadar çok dolduruyormuşum kahveyi. Herşey halledilir ve mutfağa geri dönülür. Bebeler maçın ikinci yarısında, bey kahvesini içmiş, tv karşısında muhtemelen öğlen şekerlemesini yapmakta. Üst katta yataklar düzeltildi, ev makine yapılınca mutfağa geri dönebilirim. Sarkis hala skype’ını açmamış…

Şimdi, çok küfürlü yazıyorum diye bozuk atanlar, kendilerince ayar çekenler, tavır yapanlar… 8 Mart kutlayın siz anacığım bacıcığım. Bize her gün 8 Mart! Ha hala küfretmeme sevinç çığlıkları atıp kendinize pay çıkarıyorsanız, bu da size gelsin: 8 Mart’ınıza sıçayım! Hadi şimdi dağılın! Sessizce ama, bey uyuyor!

 

2016

“Kadınlar günü denince ilk önce aklıma anannem gelir. “

Hayatta hep yapmadıklarımı veya yapamadıklarımı yapabilenlere hayranlık duydum. Sevmesem de kimisini, hepsini taktir ettim. Ben “hayatta yapamazdım” dedikçe onlar yapabildiler çünkü.

Kadınlar günü denince ilk önce aklıma anannem gelir. Yayam, doğum gününü bilmediğimizden, 8 Mart’ta, O daha ne olduğunu anlayamadan, doğum günü pastalı kutlamalarımızın sebebi olmuştu. Artık 8 Mart O’nun doğum günüydü. Her seferinde de şaşırırdı. Okuma yazması olmadığından genellikle günün tarihinden bihaber olurdu ve ne hikmetse Mart ayı başlarında bizde kalırdı birkaç gün. Her seferinde de gelen pastayla mumlara şaşkınlıkla bakardı. Emekçi miydi? Dibine kadar. Yıllar yılı köle misali bilmemkaç kişinin çamaşırını, çarşaflar dahil olmak üzere, kaç kat inip çıkıp elde yıkadı hiç isyan etmeden. Torun büyüttü, okuyan cahillere inat, hiç okul okumadan ve hatta okuma yazma bilmeden, çoğumuzun ulaşamadığı olgunluğa, yol yordam bilirliğe ulaştı. Sadece kendi çabasıyla. Bu bağlamda şahsen tanıdığım en büyük emekçidir kendisi. Evkadınlığından, evişinden ötürü değil, evi tek başına, o “ezik” denilen haliyle çekip çevirme yetisinden ötürü…

Sonra mesela fahişeler gelir aklıma. Allah aşkına, seksomanyak bile olsak, kaçımız günde bilmemkaç adamla ilişkiye girebilir? Özendiğimden, heveslendiğimden ya da yaptıklarını övme amacı olduğumdan değil (ki övülesi olduğunu da belirtmeden geçemeyeceğim), hem, istemli mi mecburiyetten mi seçtikleri konusu da önemsiz. Yapıyorlar mı? Evet. Yapabiliyorlar mı? Ben yapabilir miydim? Yok beceremezdim. Bundan ötürü…

Sonra örgütlenen, örgütlenmeden başkaldıran, politik/apolitik farketmez, biraraya gelebilen kadınlar. İsyan edenler, protesto gösterilerinde gaz yemek zorunda kalanlar, trans kadınlar, Cumartesi anneleri… Anneler… Ama doğurduğu için değil, anne olabildiği için olanlar. Hele ki “özel çocuk”larımızın anneleri… Öğretmeyi yaşam amacı edinebilmiş öğretmenler… Çırağını usta edebilen usta kadınlar…

İsim isim saymam gerekirse, mesela aklıma ilk Fatma geldi. Salican’ın ablası. İstemsizce. Sonra Alaz geldi, Özge geldi. Cumartesi anneleri geldi. Esmeray geldi. Birsürüsünü sayabilirim.

İşte bu kadınların günü kutlu olsun. Hem öyle gülle, çiçekle, böcekle, yüzükle, biletle, bokla püsürle kandıramazsınız bu kadınları. Tam da bu yüzden en çok kutlanmayı hakedenler bu kadınlar olmalı diye düşünüyorum. Bu sebeple de onların gününü kutluyorum sadece. Kimseyi de etiketlemiyorum, üstüne alınan alınsın. Beğeni manyaklığına girecek yaşı ilkokuldan mezun olurken devirmiştim.

Kutlu olsun…(!)

image

 

Leave a comment