Hümanizma

Standard

Yayıncı Ragıp Zarakolu ile kadim dostluklarının bir nişanesi olarak, bir dayanışma yazısı kaleme alan Sarkis Seropyan, yazısı Evrensel gazetesinde yayınlandığı gün Ragıp Zarakolu’nun tahliye haberini aldı. ‘Seropyan yazdı Zarakolu’yu daha fazla içeride tutamadılar’ dedirten bu hoş tesadüfe vesile olan yazı ise Zarakolu’nun suretinde hayat bulan ‘hümanizma’yı konu alıyor.

Maarif Vekaleti’nin Dünya Klasikleri adlı yayınlar dizisinin ilk sayfasında, İsmet İnönü imzalı giriş yazısının başında yer alan ‘Hümanizma ruhunun…’ deyimi hep dikkatimi çekmişti gençlik yıllarımda.

Bu yabancı kelimenin manasını sonradan öğrendim öğrenmesine de, karşılığı hiçbir zaman aslının verdiği anlamı ve tadı vermedi.

Hümanizma yerine insancıllık, insan sevgisi gibi terimler yeterli olmuyordu bir türlü.

Ta ki Ragıp ve Ayşe Nur Zarakolu çiftini tanıyana kadar. Ancak o zaman hümanizma sözcüğünün Türkçe versiyonu anlamını buldu.

Bu güzel insanlar, ait oldukları toplumun değerlerinin çok üstündeki birtakım insancıl değerleri benimsemiş, bunları yayın yolu ile ülke sathına yaymayı gönüllü görev edinmiş, düşüncelerine karşı olanları, kan bağları bile olsa dışlamış, devlet anlayışlarını karşılarına almış, halk deyimi ile ‘mangal kadar yüreği olan’ insancıl kişilerdi.

Bu nedenle savcı ve yargıçların takibatından hep nasiplendiler.

Görüşmelerimizde hep takılırdım Ayşe Nur’a, “Poşette pijaman mı var” diye. “Her an içeri alabilirler, hazır olmalıyım” der, gülüşürdük.

Sonuçta ‘Belge’ yayınevinin patronuydu. Bu yüzden cenaze törenine katılanlardan çok polis gelmişti Merkez-efendiye. Çoğu yakını bu yüzden mezarlığa girememişti.

Üstelik, ölümünden sonra mahkemeye çağırılmıştı da, çok gülmüştük.

Ve nöbeti devralmıştı ustasından Ragıp Zarakolu. Davalar ona açılacaktı artık, ona ve oğlu Deniz’e. Ama ustalaşmıştı Ragıp meslekte, onlarca kitap yayınlıyor ama pek açık vermiyordu.

Sonunda ‘Ke-ce-ke’ dedikleri oluşuma ders vermek suçu ile düştü mahpus damlarına Ragıp.

Üstelik de oğlu ile birlikte, aile boyu girdiler içeri. Yaşasaydı herhalde Ayşe Nur’u da alırlardı. 15 sene falan istiyormuş savcı. Sanki Ragıp içeride onca yıl boş duracakmış gibi…

O şimdi durmadan yazıyor. Onun sorunu insanların insan olmasını sağlamak. Hümanizma ruhunu aşılamak. Yoksa devletin resmi torna tezgahından otomatik dökülen cıvata misali kişiler yetiştirip ortalığa salmak değil.

Sorun insancıl insanlar yetiştirmek, yoksa fabrikasyon cıvataları patır-patır dökmek değil.

*1 Kasım 2011’de tutuklanan Ragıp Zarakolu’yla dayanışma amacıyla bu hafta Sarkis Seropyan yazdı.

 

Kaynak: http://www.agos.com.tr/humanizma-1204.html

Leave a comment